Oğuzkaan Koleji

EĞİTİM UZMANI HATİCE YILMAZ, “OKULLARIN AÇILMASIYLA BİRLİKTE ALINAN ÖNLEMLER VE ÇOCUKLARA VERİLEN EĞİTİM, SALGININ YAYILMA HIZINI DÜŞÜRECEKTİR”

21 Eylül Pazartesi günü okullar açılıyor, birinci sınıflar okul heyecanı yaşamaya başladılar. Şimdilik üç hafta süreyle öğrenciler haftada iki gün okula gidecekler, daha sonra yaşanacak gelişmelerin ışığında MEB’den yeni açıklamalar yapılacak.
Oğuzkaan Koleji Yönetim Kurulu Üyesi ve Eğitim Koordinatörü Hatice Yılmaz, “Okulların kapalı kalmasından en çok ilkokul öğrencileri etkilenmektedir. Okula aidiyet ve öğretmene bağlılık duygusunun en yüksek olduğu ilkokul öğrencilerinin okula devam etmemeleri durumunda öğrenimin önemini içselleştirmeleri mümkün olmayacaktır. Birinci sınıfa başlayacak öğrenciler uzaktan öğretim yöntemiyle, öğretmen gözetimi olmadan parmak kaslarının yeterince gelişip gelişmediğini görmek, harflerin yazılışını öğretmek, okuma ve yazma öğretmek neredeyse imkansız olacaktır. İlkokul çocuğunun eğitimden kopması ve öğrenmenin önemini içselleştirememesi onun tüm öğrenim yaşamını olumsuz etkileyecektir. Mini mini birler yeni normal şartlarda arkadaşları ve öğretmenleri ile tanışacaklar. Bildiğiniz gibi ilkokul öğrencileri için “öğretmenin istediği kanundur”. Bu sene öğretmenlerin ilk işi öğrencilerine salgının önlenmesine yönelik uygulamaları göstererek öğretmek olacak. Elbette öğrencilerinden bu kurallara evde de uymalarını isteyecektir. Dolayısıyla velilerde salgının önlenmesine yönelik önerilere uymak zorunda kalacaklardır. Anne babaların sözünü dinlemek konusunda daha fazla zorluk çıkaracak ortaokul ve lise öğrencilerinin de en kısa sürede okula dönmeleri salgının önlenmesi açısından oldukça önemlidir. Türkiye’de yaklaşık toplam 25 milyon 600 bin öğrenci var. Sokağa çıkma yasağı olmadığı sürece bu çocukları evde tutmak neredeyse imkansız. İster istemez tüm çocuklar kontrolsüz bir şekilde sokakta, cafede, Avm’de, havuzda vb. Çocukların ve gençlerin bu şekilde serbest dolaşımı virüsün yayılmasının en büyük etkenidir.
Avrupa Salgın Hastalıkları Önleme Merkezinin yaptığı açıklamaya göre; 
  • Yeterli fiziksel mesafe ve hijyen önlemleri uygulandığında, okulların diğer çalışma ve eğlence yerlerine göre yayıcı – bulaştırıcı mekanlar olduğu söylenemez.
  • Okulların kapanmasını takiben ergenlerin dışarı çıkış izinleri ile beraber 0-18 yaş arasının virüs yayma oranının %22.4’e kadar yükseldiği görülmüştür. Bunun en büyük sebebi, okul dışındaki ortamlarda çocukların özellikle de ergen gurubun denetimsiz biçimde sosyalleşmesidir.
  • İşe giden insanlar ile okula giden çocuklar arasında hastalık kapma ihtimali neredeyse aynıdır. Bunun yanında çocuklar ve gençler daha çabuk iyileşmektedir. Ek olarak ev ortamında virüs kapma oranları, okul ortamında virüs kapma oranlarından daha kötü bir tablo çizmektedir.
  • 20-49 yaş arasındaki yetişkinler ki bu aralık öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunu kapsar, çocukların arasında kendi aralarındaki kalabalıklardan çok daha güvende olurlar.
  • Okulların açılması ile öğrencilerin dezenfekte edilen ve denetimli bir ortamda bulunması, toplum içinde virüs yayılmasına karşı okulların kapalı olmasından çok daha iyi bir seçenektir.
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Dr. Ghebreyesus ise 17 Eylül’de yaptığı açıklamada “çocuklar, gençler ve bir bütün olarak toplumların üzerindeki yıkıcı sonuçları göz önüne alındığında okulları kapatma kararı son çare olmalıdır” demiştir.
Sokağa çıkma yasağı olmadığı sürece okulların açık olması çocuklarımızın sağlığı, akademik ve ekonomik  geleceği açından oldukça önemlidir.