Oğuzkaan Koleji

Oğuzkaan Koleji Yönetim Kurulu Üyesi ve Eğitim Koordinatörü Hatice Yılmaz; “Pandemi dijital devrimin hızını 5-10 yıl öne çekti!”

 

Mart 2020’den bugüne e-ticaret %159 büyüdü. Gıda alanında e-ticaret hacmi yüzde 434’le rekor büyümeye ulaştı. İş yaşamında esnek veya hibrit çalışma modelleri konuşulmaya başlandı. İnşaat sektörü ofise çevrilebilen evler konsepti geliştirmeye başladı. Çeşitli dijital platformlar aracılı ile yapılan toplantılar ve iş görüşmeleri hayatımızın rutinleri arasına girdi. Bu tür değişim ve gelişmelere her gün bir yenisi ekleniyor artık.  Dünyanın yaşamakta olduğu şey teknolojik/dijital devrimdir. En büyük kırılmanın eğitimde yaşandığına dikkat çeken Oğuzkaan Koleji Yönetim Kurulu Üyesi ve Eğitim Koordinatörü Hatice Yılmaz, hızla atılması gereken adımları maddeler halinde sıraladı;

 

Pandeminin çarpan etkisiyle en büyük kırılma eğitimde yaşanıyor. 

Belki de 10-15 yılda gelinebilecek eğitimde teknoloji kullanma düzeyine üç ayda ulaştık. Pandemiye kadar sadece bazı üniversitelerin kullandığı uzaktan öğretim yöntemi anaokuluna kadar indi. Bugün öğretim dilimize uzaktan öğretimle ilgili Zoom, Google Meat, Microsoft Office, Padlet, Kahoot, Web 2.0 araçları gibi pek çok yeni sözcük eklendi. Üstelik çocuklar bu teknolojilere öğretmenlerinden çok daha kolay adapte oldular. Pandemi bize başka bir öğrenme-öğretme ve iletişim yöntemi daha olduğunu geri dönemeyeceğimiz şekilde gösterdi.

 

Bugün Türkiye nüfusunun neredeyse üçte biri örgün eğitimin içinde. 

MEB 2019-2020 istatistiklerine göre üniversite öğrencileri dahil toplam 26.105.215 öğrenci nüfusumuz var. Bu genç nüfusumuzu çağın gerektirdiği eğitim donanımları ile yetiştirmek en büyük zenginliğimiz olacak. Ancak eğitimde gerekli dönüşümü sağlayamazsak da kucağımızda patlamaya hazır bombalar bulacağız.

 

Bugünlerde neredeyse her hafta işlerin geleceği, mesleklerin geleceği, eğitimden beklentiler, eğitim yeterlilikleri gibi pek çok araştırma raporu yayınlanıyor. Bu raporlar eğitimde dönüşümü hemen hiç vakit kaybetmeden yapmamız gerektiğini gösteriyor.

 

Hızla atılması gereken eğitimde dönüşüm adımları;

Müfredatın dönüşümü: Hali hazırda bizde ve neredeyse tüm dünyada uygulanan müfredatın kurgusu her (disiplinin) dersin konu dizilişini diğer derslerden bağımsız olarak planlanmıştır. Ve öğretim programı sanki tek bilgi kaynağı öğretmenmiş gibi tasarlanmıştır.

 

Müfredatta  yapılacak  dönüşümle  her   sınıf  düzeyinde  müfredatın bütünsel veya  multi-disipliner olarak kurgulanması öğrencilerin öğrendikleri konulara farklı disiplinlerden bakmasını sağlayacak düşünme, akıl yürütme ve çıkarım yapabilme becerilerini geliştirecektir. Ayrıca bütünsel öğretim yöntemiyle öğrencilere kazandırılacak becerilerin STEM atölyeleri ile zenginleştirilmesi öğrencinin tasarım ve üretim becerisi geliştirmelerine destek olacaktır.

 

Öğretim yöntemlerinin dönüşümü: Öğretim yöntemlerimizi yeniden kurgularken beyin ve beynin öğrenme yöntemi ile ilgili yapılan araştırmaları dikkate almak gerekiyor. Özellikle beyin gelişiminin en hızlı olduğu ve gencin hayal gücünün, yaratıcılığının, kişiye özel becerilerinin ortaya çıktığı ortaokul ve liseler için öğretim yöntemlerini mutlaka ama mutlaka dönüştürülmesi gerekiyor.

 

Örneğin;
  • Ters, yüz edilmiş öğretme/öğrenme yöntemine geçilebilir.
  • Gün içinde belirli disiplinlere ait çalışmalar için öğrencilere serbest öğrenme saatleri verilebilir. Böylece öğrenciye kendi öğrenmesini düzenleme ve kendi öğrenme yöntemiyle öğrenme şansı vermiş oluruz.
  • Yüz yüze eğitim hibrit veya karma öğretimle desteklenilebilir.
Öğretim yöntemlerini dönüştürerek öğrenciye kendi öğrenmesini düzenleme, öz disiplin, öz yeterlilik üretkenlik becerileri ile kendine güven kazandırabiliriz.

 

Öğretmenlik mesleğinin dönüşümü: Okul sisteminin kalitesinin öğretmenin kalitesinin önüne geçemeyeceğini hepimiz biliyoruz. Eğitim öğretim sistemimizi dönüştürmeyi gerçekten istiyorsak önceliği öğretmenlik mesleğinin dönüşümüne vermek zorundayız. 80 milyonluk ülkemizin ve gençlerimizin geleceğini 1.500 bin öğretmenimize emanet ediyoruz.

 

Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı, Sivil Toplum Örgütleri ve Öğretmen Sendikaları el ele vererek öğretmenlik mesleğinin dönüşümü için gerekli adımları atmalıdır.

 

Öğretmen adaylarının seçim yöntemini değiştirmek zorundayız. 
  • Öğretmen adaylarının seçiminde merkezi sınav sonucuyla birlikte adayın fiziksel ve ruhsal sağlık, konuşma, yazma, kendini ifade edebilme ve iletişim kurma becerilerinin öğretmenlik mesleğine uygunluğunun ölçülmesi gerekiyor.
  • Öğretmen adaylarının çift ana dalda eğitim almasını veya sertifika programlarına katılmasını sağlayarak okul bitiminde mesleğe kabul edilmeyen veya mesleğini yürütemeyen öğretmenin hayatını devam ettirebilmesini sağlayacak beceri kazandırmak gerekiyor.
  • Öğretmen adaylarının öğrenim süresinin son iki yılında yarım gülük okullarda öğretmenlik deneyimi yaşamalarını ve tecrübesiyle ilgili portfolyo dosyası oluşturmalarını sağlamalıyız.
Çalışmakta olan öğretmenlerimizin mesleki dönüşümü için yapılması gerekenler;
  • Her dört yılda bir alan sınavı yapmak öğretmenin kendisini güncellemesini sağlayacaktır.
  • Öğretmenler bakanlıkça belirlenecek alanlarda ya da sınavlarda başarısız oldukları alanlarda sertifika almaya yönlendirilebilmelidir. Başarısızlığın devam etmesi durumunda öğretmenin görevine son verilebilmelidir.
  • Gerekli görülen durumlarda öğretmen psikolojik teste yönlendirilebilmelidir.

 

Okul müdürlerinin okul yöneticisi olabilmeleri sağlanmalı bu amaçla en az iki yıllık “Eğitim Yönetimi” eğitimi alma zorunluluğu getirilmelidir.